Hep hayalimi süsleyen ama birtürlü gitmek nasip olmayan kutsal topraklara ilk annemle beraber 2014 yılında gitmiştik. Çok etkilendiğim bu yolculuktan sonra yine umreye gitmek için planlar kurmaya başlamıştım. 2015 yılında umreye gideceğimi eşime söylediğimde; kendisininde gelmek istediğini söyledi. Elbette eşimide götürmek istiyordum lakin 3 ve 7 yaşlarında iki çocuğumuz vardı. Çocuklarla umreye gitmek biraz sıkıntılı olabilirdi. Çocuklarıyla birlikte umreye giden ailelerde değişik fikirleri inceleyip ailecek umreye gitmeye karar verdik. Bu fikrimizi oan Rize’de olan anneme açtım. Seni de umreye götüreceğim dediğimde annem çok sevinmişti. Annem ibadetle meşguliyeti çok olan mümine bir kadındı. Anneme Rize’de pasaportunu çıkartıp hemen Ankara’ya gelmesini söyledim.

Umreye gitmeye karar vermiştim ama maddi olarak bu seyahati ailecek idame ettirecek durumum o an itibariyle yoktu. Bir taraftan para biriktiriyor, diğer taraftan da sömestr tatiline denk gelecek umre turlarının doluluğunu takip ediyordum. İlk aşamada %2’lerde olan doluluk orani bir haftada %75’lere dayandığında beni bir telaş almıştı. En sonunda alacaklarımı tedarik edip, umre parasını denkleştirdiğimde hemen diyanetin sömestr umre turuna kayıt yaptırdım. Sonrasında annem Rize’den geldi ve umre için alışverişe gittik. Büyük oğlum umreye gideceği için çok heyecanlıydı. Büyük oğlumada ihram aldığımda çok sevinmişti. Bana söz vermişti; hep beraber umre yapacaktık. Lakin beni küçük oğlum endişelendiriyordu. Zira hem çocuk küçük, hem çok yaramaz hemde meşakkatli bir ibadete giden eşim ve büyük oğlum vazifelerini bilmiyorlardı. İlk gidişleri olduğundan danışmanlık yapmam gerektiği için biraz endişeleniyordum.

Sonunda zaman gelip çattı ve Esenboğa havaalanından Cidde’ye, oradan da Mekke-i Mükerreme’ye vardık. Otele yerleştikten sonra kafilede bizden sorumlu hocamıza durumumu anlatarak grupdan ayrılmak zorunda olduğumuzu söyleyerek ihramlı bir şekilde Mescidi Haram’a yol aldık. Kabeye vardığımızda gece saat birdi. Dışarıda zemzem tower’in önünde yer alan saat kulesini gösterip, herhangi bir sebepten dolayı kaybolduğumuzda buluşma noktamız bu olacaktır diye sözleştikten sonra mescidi haramın içerisine girdik. Çocuklarla beraber nasıl tavaf edeceğiz diye konuşurken annemin burnu kanamaya başladı. Kanamasını durdurup yeniden abdest alabileceği bir yer ararken gözüme bir abdesthane belirdi. Orayı anneme gösterip, burada beklediğimizi sen abdestini alıp gel dedik. Annem kanamasını durdurup abdest almak için gitti ama daha dönmedi. İki saat boyunca bulunduğumuz yer ile saat kulesine gidip geldim ama annemi bulamadım.

Gecenin üçü olmuştu ve oğlumla ben ihramlı, birde küçük çocuk ne yapacağımızı şaşırmış bir şekilde bekliyorduk. Şöyle bir karar aldım. Annemle iki sene önce umreye gelmiştik ve daha önce kaldığımız otelin karşısında ki otelde kalıyorduk. Dolayısıyla buralara yabancı biri değildi. Biz kendi vazifelerimizi yerine getirip ihramdan çıkalım. Annem nasıl olsa bir yerden çıkar veya otele gelir diye düşündük. Küküç oğlum annesinin kucağında uyumuş, büyüğüylede annemi arıyorduk. Büyük oğlumla biz tavafı bitirip hanımın yanına gelmek için sözleşip tavaf yapmaya başladık. Ama hem tavaf yapıyor hemde annemi nasıl bulacağım diye kara kara düşünüyordum. Tavafı oğlumla beraber bitirdikten sonra hanımın yanına geldik. Annem yine yoktu. Küçük oğlum uyuduğu için, sayımızıda yapıp gelelim diye sözleşip Say’ımızı yapmaya Safa tepesine gittik. Buradada Say’ımızı yaptıktan sonra, Merve tepesinde saç kesen insanlardan rica edip umremizi tamamladık.

Merve tepesinden ayrılıp Safa’ya oradan da eşimin yanına giderken birde ne göreyim. Annem! Bizim kafileyle beraber Safa tepesine doğru yürüyordu. Sonra öğrendim ki, biz onu beklerken kaybolmuş, bizi çok aramış ama bulamamış. Kaybolduğu içinde çok ağlamış. Allah’tan bizim tur kafilesine rastlamış, bari umremi tamamlayayım diye kafileye takılmış. Bende otelde buluşalım diyerek eşimin yanına gittim. Eşim ve çocuklarımı alıp otele gittik. Otelde kıyafetlerimizi değişip annemide aldıktan sonra tekrar Mescid-i Haram’a gittik. Annem, ben ve büyük oğlum umremizi tamamlamıştık lakin, annem kaybolduğundan eşim küçük oğlumu beklediğinden umresini tamamlayamamıştı. Eşim ilk kez umreye geldiğinden umrenin nasıl yapıldığını bilmediğinden onunla beraber tavaf ve sayımızı yaptıktan sonra umresini tamamladı.

Bu olayı neden anlatıyorum? Normal şartlarda o mahşeri kalabalıkta tanıdık bir insana denk gelmek imkansız gibi birşey. Ama Allah’ın evine yani Allah’a misafir olarak gittiğimizden, başımıza bir olay gelip sıkıştığımızda Allah bir kolaylığı gösterip, sıkıntıdan bizi kurtardığını gözümle gördüm. Bu olay gibi umrede birkaç kere daha annemi kaybedip yine bulmuşluğumuz vardır. Hala bu olayı düşündükçe yüzümü bir tebessüm kaplar.

Annemle bu umrede 3 kez umre vazifesi yaptık. Sonradan anlatıyor, umredeyken çok zorlanmış. Allah’a çok dua etmiş. Allahım benim başıma burada birşey getirme! Ne olacaksa ülkemize döndüğümüzde olsun diye çok dua etmiş. Bana bunu anlattığında ben ona şöyle demiştim. Ne olacak anne Mekke’de veya Medine’de ölsen orada gömülürdün. Fenamı? Hayır ben Rize’de gömülmek istiyorum derdi. Annemle hastalığı boyunca ölümü çok konuştuk. Nerede yıkanıp, nereye defnedeceğimize kadar hemen her ayrıntıyı konuşmuştuk. Hatta son zamanlarında öleceğini anlamışmıydı bilemiyorum, bana sürekli Rize’ye gitmek istediğini anlatırdı. Neyse bu hazin sonu farklı bir makalede anlatacağım.