Öncelikle burada yazdığım bilgilerin herhangi bir tıbbi karşılığı yoktur. Sadece bizim başımızdan geçen olayları anlatmaya çalışacağım. Dolayısıyla her kanser hastası aynı belirtileri yaşayacağı veya aynı süreçlerden geçecek diye birşey yok. Dolayısıyla benim için çok büyük anlam ifade eden annemin böbrek kanseri hastalığına yakalanma esnasında görebildiğimiz belirtileri burada kaleme alıyorum.

Teşhis konmadan son 3 yıl boyunca sürekli sırt ağrısı yaşardı. Annem arkadaşları arasında Kur’an-ı Kerim günleri düzenlerdi. Malum bu günlerin yapıldığı evler kalabalık olduğu için yerde oturmak gerekirdi. Bu durumda mutlaka bir yere yaslanma ihtiyacı duyardı. Bu aslında bizim için en büyük belirti olması gerekirdi lakin ne annem nede bizler bunu önemseyemedik. Hani derler ya basiretin mi bağlandı? Evet malesef basiretimiz bağlandı.

Ailede hiçkimsede kanser hastalığı yoktu. Belirtileri neydi bilmiyorduk. Evet çevremizde her daim kanser hastalığından ölenleri duyuyorduk ama kanser hastalığının nasıl bir illet hastalık olduğunu bilmiyorduk. Zaten hastalıkta en önemli etken hastalığın tanınmasıydı. Bunu da yaşayarak öğrendik.

Dediğim gibi annemde sadece sırt ağrısıyla belirtiler başladı. Belkide bunu köy ortamında sürekli çalışan annemin yorgunluğuna bağlıyorduk. Bilemiyorum. Bu satırları okuyan sizler beni duyarsızlıkla itham edebilirsiniz ama beni tanıyan arkadaşlarım anneme karşı nasıl bir yaklaşımda olduğumu bilirler. Onun için kendimi savunmaya çalışmayacağım.

Bunun haricinde literatüre baktığımızda aşağıdaki gibi belirtileri varmış.

  • İdrarda kan görülmesi (idrar çay rengi, pas renkte ya da koyu kırmızı olabilir)
  • Sırt bölgesi sağ ya da sol tarafta geçmeyen ağrı olması
  • Hastanın ya tarafında ya da karnında bir kitle belirginleşmesi
  • Sebebi olmayan bir şekilde normalden fazla kilo kaybı olması
  • Yüksek ateş
  • Aşırı yorgunluk hissi

Belirtileri aldığım adres: http://www.urolojiistanbul.com/hasta-rehberi/bobrek-kanseri-hakkinda-bilinmesi-gerekenler.html

Annemin kronikleşen sırt ağrıları yaşından mıdır yoksa bir hastalığın belirtisinden midir bilemediğimiz için böyle devam etti. Ta ki umreden geldiğimizde annemin öksürüğünden kan gelene kadar. İşte ozaman iş işten geçmişti. Ama yinede insan sevdiği insana konduramaz. Bizde bir müddet konduramadık. Ama zamanla insanoğluna Allah cc. tarafından bahşedilen unutma/alışma duygusunu görüyoruz.

Annem dinine çok bağlı bir insandı. Sürekli ibadetle meşgul olan birisiydi. Annemin ibadete olan düşkünlüğünün bir izdüşümü olarak mekke-i mükerreme ile ravza-ı mutahhara onun için çok büyük önem arz ediyordu. Daha önce annemle birlikte umreye gitmiştik ve aradan iki sene geçmişti. Bu sefer hep beraber umreye gitmek istediğimi anneme söylediğimde çok sevinmişti.

Umreye gittiğimizde annem bizimle beraber okadar meşakkatli ve yorucu bir ibadeti benden daha dinç bir şekilde yapıyordu. Annemin kanser olduğu aklımızın ucundan geçmedi. Umre yolculuğu sırasında da en ufak bir yakınması olmamıştı. Lakin hastalığı süresinde bana şunu söylediğini iyi hatırlıyorum.

-Umrede büyük sıkıntılar çektim. Allah’a çok dua ettim, burada başıma birşey getirme diye. Allah’da duamı kabul etti.

Şeklinde çokca bana söylemişti. Sırt ağrıları umrede daha da çok belirmeye başlamıştı.

Umreden döndüğümüzde öksürürken kan geldiğini bana söylediğinde önce umursamadım. Niye? Çünkü annem abdest alırken boğazını bayağı bir gıcırdatırdı. Herhalde tahriş olmuştur dedim. Sonra annem memlekete gidince aynı şekilde öksürüğünden kan geldi. Bu sefer annemi ağabeyim Rize Devlet Hastanesine götürdü.